#4-5 kız
Explore tagged Tumblr posts
Text
Az kalsın parktaki keko kızlarla sac bas kavgaya giriyorduk
#daha doğrusu sündüs giriyordu#cocuklarla oturuyordu kızlar#birisi sündüsün arkadasiydi#sündüs cocuga bakınca kız bagırdı ne bakiyon hayirdir falan diye#sündüs parka girdi kız geldi dedigi ilk sey su#hepsinin sevgilisi var#MAL BİZE NE#neyse sonra sündüse baya diklendi sündüs sinirlendi falan#hepsi toplasti#4-5 kız#cocuklar geldi tamam gidin falan dedi#en son ben de sinir oldum uzatmayın be dedim#cektim sündüsümü gittik#kızlar asırı kezbandi ya#benlik hicbi sey yoktu ama sündüsle kavga etseler ben de kezban olurdum cidden#o kadar cirkeflesirdim ki#karsimdaki kisi kekoysa ondan kst kat beter oluyorum
3 notes
·
View notes
Text
Bir Hurç Dolusu Bebek Örgü Modeli 🎁 Bebek Örgü Modelleri ✅️ Tek Tek Bakalım 🥰 Bebek Örgü Modelleri
bir hurç dolusu bebek örgü modelleri , bebek örgüleri , bebek yelek , bebek hırka , etek , suveter , ceket , kız bebek orgüleri, kiz bebek modelleri , erkek bebek orgü modelleri ,iki şiş örgü modelleri , tığ işi örgü modelleri ,bebek tulum , erkek bebek tulum, kiz beebk tulum , bebek tulum nasıl örülür , iki şiş tulum yapımı , ören hanım bebek tulumu , bebek tulumu nasıl örülür, askılı tulum ,…
View On WordPress
#3 4 yaş çocuk yelek#5 yaş yelek#bebek yelek#Bebek yelek modelleri#çocuk yelek#dilimli yelek modeli#en kolay bebek yelek modelleri#hırka örgü#hırka örgü modelleri#hırka örgü modelleri bebek#hırka örgü modelleri erkek#hırka örgü modelleri ve yapılışları#hırka örgü modelleri yapılışı#hırka örgü tarifi#iki şiş bebek yelek#İki şiş yelek modeli#kız bebek yelek modeli#kız çocuk yelek modeli#ören hanım#selanik bebek yelek#selanik yelek#yelek örgü modelleri#yelek örgü modelleri anlatımlı#yelek örgü modelleri bayan#yelek örgü modelleri bebek#yelek örgü modelleri tığ işi#yelek örgü örnekleri#yelek örgüleri#yelek örgüsü
0 notes
Text
49 toptan kız çocuk elbise 3-4-5-6 yaş
49 toptan kız çocuk elbise 3-4-5-6 yaş
49 toptan kız çocuk elbise 3-4-5-6 yaş
View On WordPress
0 notes
Text
aslının aynısı
merhaba arkadaşlar . Sizlerden gelen bir anıyı daha aktarıyorum. Bol sikişli geceler. Merhaba Hasan bey ben küçük bir şehirin küçük bir kasabasında noterde çalışan 25 yaşında oldukça güzel seksi giyinmeyi Sibel Can ölçülerinde yani balık etli bir kadınım evliyim 3 kez hamile kaldım fakat doğum olmadı ya düştü ya da ölü doğum oldu . Bilirsiniz noterlik yapmak için noterlerin avukat olması şart bizim avukat 58 yaşında ama kimse 58 olduğuna inanmıyor oldukça bakımlı hergün kuaför ve güzellik salonlarına giden 175 boylarında 70 75 kg ağırlığında felaket seksi dul bir kadın avukat hanım la birlikte toplam 5 kişiyiz noterde 2 erkek 2 kadın erkekler evli kadınlardan ben evli avukat ve diğer arkadaş dul . Konumuza dönelim bu arada ben Didem avukat Emine hanım beni veznede görmek istediğini veznede ki arkadaşın benim yerime geçmesini istedi . Vezne de görevli Serkan arkadaşım 56 yaşında 3 kız 3 erkek çocuğu olan abdestli namazlı biri o kadar dürüst bir insan daha tanımadım başta yazmıştım küçük bir kasaba diye , kim ne yapmış ne almış ne satmış ilk bizim haberimiz olur. 14 Şubat 2023 günü öğle yemeği için eşimle sözleşmeş fakat eşimi en yakın arkadaşının karısıyla mesajlasırken yakalamıştım bizim yemek fiyasko olmuş içim içim eşimden nefret etmeye başlamıştım . Aynı günün akşamı eşimin telefonunu kopyalamayı öğrenip kendi telefonuma yükledim artık eşim gül ile ne yazışırsa ben görüyordum resmen 4 yıldır birlikte oluyorlarmış ben ayakta uyuyormuşum haa şunuda belirteyim gül ün kocası eşim fikret gülü sikerken masada oturup sikişlerini izliyormuş Fikret aslında çok yakışıklı bir erkek ama siki kalksada erkenden sönüyormuş WhatsApp mesajlarından okuduğum kadarıyla 1000 erkekten 1 inde çıkan nadir bir hastalıkmış ama nede olsa beni aldatıyordu o gece ayrı odalarda yattık sabaha kadar ne yapacağımı düşündüm . Sabah kahvaltısı yapmadan işe gittim moralim bozuk olduğu için pek gülmeden masama oturdum avukat hanım 10 da gelirdi geldi merhaba hayırlı işler arkadaşlar dedi benim suratımın asık olduğunu anlamış beni çağırdı durumu en ince ayrıntısına kadar anlattım mesajları gösterdim bana kısasa kısas yap boşanma dedi nasıl dedim bekle ben sana haber vereceğim dedi . Aradan 1 saat falan geçti avukat hanım Didemle ben çıkıyoruz arkadaşlar gecikirsek siz 5 te kapatıp çıkın dedi avukat hanım ın jipine binip birlikte onun bağ evine gittim 2 lüks otomobil vardı kapıda içeri girince şok oldum 4 erkek hepside çırılçıplak ben geri döndüm avukat hanım hadi kocan seni aldatıyor sende onu aldat kısasa kısas yap dedi soyunarak erkeklerin arasına girdi erkeklerin 2 sinin sikini eline aldı 1 erkek sikini ağzına soktu 1 erkek boşta kaldı oda benim elimden tutup beni kendine çekti elime sallanıp duran sikini verdi hadi bakalım sen benimsin ben de seninim bütün marifetlerini göster bakalım dedi avukat hanım halinden memnun adamın biri yere yatmış avukatın götüne sokmuş diğeri kocaman sikini amıma sürtüp girip çıkıyordu diğeri de avukat hanım ım ağzını sikiyordu o sırada benim elimden tutan sikini ağzıma dayadı ben soktaydım ne yaptığımı neden yaptığımı bilmeden adamın sikini yalamaya başladım adam sik o şekilde yalanmaz al ağzına sakso çek ağzını siktiğim orospu hadi başla dedi ipler kopmuştu zevk almaya bakacaktım dediğini yaptım sakso çekmeye başladım ben çekerken o benim üzerimdeki elbiseleri iç çamaşırlarını tek tek yırtarak çıkarttı adam bana resmen tecavüz edecekti birden titreyerek ağzıma boşalmış sikini ağzımdan çıkartmadan başımı tutmuştu mecburen hayatımda ilk defa döl yutmuştum tadı biraz tuhaf geldi boşalması bitince sikini kaldırana kadar sakso çekmeye devam ettim beni birden kaldırıp domalttı birden amıma soktu hızlı hızlı girip çıkmaya başladı bir taraftan da kalçalarıma tokat atıyordu canım yanıyor ama zevkte alıyordum belki 20 dakika bu şekilde sikti arkadaşlar gelin yardımcı olun dedi diğer erkekler etrafımda toplandı biri yere yattı getir patron ben götünü senin için hazır edeyim dedi beni yere çekti yerde yatan adam sikini götüme sokmaya başladı daha önce çok sikilmiş patron amı daha dar dedi beni ilk domaltıp ( gerisi 2 de )
100 notes
·
View notes
Text
Çok Hızlı! (4) (Orhan 36 Y., Bursa)
Karımla bir anlaşma yapmıştık. İşe yeni girdiğim için iş arkadaşlarımla daha iyi kaynaşayım ve ekip içine kabul edileyim diye bir süre onlarla takılacaktım. O da zaten kızımızı büyütmekle meşguldü. Sülaledeki ilk torun olunca da, anası, babası, dedesi, ninesi hiç bitmiyor, sürekli birileri oluyordu etrafında, benim yokluğum şimdilik anlaşılmıyordu. O yüzden de rahattım.
Perşembe günü Sevgi'ye, "Ben rakı içerim bira değil, rakımı alır gelirim, siz ne istiyorsanız için!" dedim. Sevgi, "Rakı mezesi bilmem ki ben!" dedi. "Kolay!" dedim ve internetten birkaç meze tarifi çıkarıp verdim. "Birkaç şey de ben getiririm!" dedim. Cuma akşamı saat 20:00 gibi arabamı kapının önüne parkedip evlerindeydim. Sevgi yine o sarı elbiseyi giymiş, hem üstten hem de alttan birer düğmeyi açık bırakmıştı. Hafif makyaj yapmış, muhteşem görünüyordu. Dar elbise kalçalarına yapışmış, G-Stringini belli ediyor, göğüsleri birer füze gibi ileriyi gösteriyordu. Bacaklarına bebe yağı sürerken foto yollamıştı akşam üzeri, pırıl pırıl parlıyordu bacakları.
Kapıda karşılarken yanında Hikmet olmasa oracıkta saldırırdım. Hoşgeldin faslında gayet mesafeli tokalaştık. Yemek masasının üzerinde tariflerini verdiğim mezeler, ortada bütün bir tavuk, altında pilav vardı. Rakı kadehleri hazırlanmıştı. Dikkatimi çeken, 3 tane rakı bardağı, 3 tane de su bardağı vardı, demek ki onlar da rakı içecekti. İyi ki 100'lük almışım dedim içimden... Sohbet başladığında ilk yudumlarda Sevgi'nin de Hikmet'in de yüzleri buruşmuş, rakıya alışkın olmadıkları ortaya çıkmıştı. "Acı!" dedi Sevgi. Ben de, "Birkaç yudum sonra tatlılaşır!" dedim. Hikmet de, "Acı yoksa zevk yok :)" dedi. Adam Arap atı gibi sonradan açılmış, ama şimdi boylarca fark atmıştı :)
İlk yarım saatte ilk kadehler bitti. İlk saatin sonunda ben ve Hikmet üçüncü kadehleri bitirmiştik, Sevgi daha ikinci kadehteydi. Masaya otururken 'Orhan Bey' idim, ama bir saatte 'Orhancığım' olmuştum. Fabrikadan, havadan sudan konuşup gülüşüyorduk. Ama Sevgi birşeyler servis etmek, ya da mutfaktan birşeyler almaya her kalkışında sürekli kocasına da göstere göstere bana frikikler veriyordu. Ben bir şey bilmiyordum ya (Hikmete göre), o yüzden çaktırmadan kaçamak bakışlar atıyordum :) Yalnız hikmet'in şimdiden dili gevşemiş (4 birada sarhoş olan adam 3 kadeh domuz sıkısı rakıya iyi bile dayanmıştı), hareketleri rahatlamıştı.
Dört kişilik masada ben ve Hikmet karşılıklı otururken, Sevgi benim sağımda, ortamızda oturuyordu. Ama misafir olarak benle ilgilendiği için hafif bana dönük, kocası yan arkasında kalacak şekilde oturuyordu. Bir ara Hikmet'in sol elinin, Sevgi'nin de sağ elinin masanın altında olduğunu farkettim. Hareketlerden Hikmet'in Sevgi'nin bacağını okşadığını, Sevgi'nin de kocasının yarağını avuçladığını anladım...
Sevgi, "Ben soğuk su alayım!" diye kalktı masadan. Ardından Hikmet, "Abi ben de buz getireyim!" deyip mutfağa yollandı. Benim duymamı ister şekilde Sevgi'nin sesi geliyordu, "Offf yapma kocacığım, içerde Orhan duyacak!" diye. Hikmet'in de, "Çok fenayım, biraz sürteyim kız dur!" diyen kısık sesi geliyordu. Kikirdeşmeleri sürerken, mutfak kapısına gittim ve "Tuvalet nerede arkadaşlar?" dedim. İkisi de toparlandı, ama tam da değil :) Tuvalette 5 dakika oyalanıp çıktım, onlara zaman vermiştim. Kapı sesiyle toparlanmaya çalıştılar, ama Sevgi'nin elbise düğmesi hem alttan hem üstten birer tane daha açılmış, sadece göbek kısmında 2 düğme tutuyor, sağ göğsü sütyenden çıkık dışarıdaydı. Mutfak kapısına dayanıp, "Rakı fena azdırdı herhalde, ben sizi yalnız bırakayım da tadını çıkarın!" dedim gülerek.
Sevgi Hikmet'in elinden tutup bana doğru yürüdü. Diğer eliyle de benim elimi tutup, bizi yatak odasına götürdü. Biz karşılıklı dikilirken, Sevgi aramıza diz çöktü, fermuarlarımızı açıp yaraklarımızı dışarı çıkardı. İki eliyle iki yarağı sıvazlarken, kafasını kaldırıp, en sexy ve şuh haliyle, kocasına, "Aşkım beni birlikte siker misiniz?" dedi. Ben soran bir yüzle Hikmet'e baktım, Hikmet de gözlerine far tutulmuş tavşan gibi bana baktı, ama karısının yarağını sıvazlarken verdiği zevk sanırım herşeyi unutturdu, devam et der gibi gözlerini kapadı. Sevgi ayağa kalkıp, "İzin verdiğin için teşekkür ederim!" deyip kocasını dudaklarından öptü. Sonra da bana dönüp, "Orhancığım, kocamın izniyle beni sikmek ister misin?" deyip dudaklarıma yapıştı.
Dudaklarımız nefessiz birleşip, dillerimiz tanıdık hareketler yaparken, kalan 2 düğmesini de açtım, Hikmet de karısına arkadan yanaşıp elbiseyi çıkardı. Sevgi kalçalarını geri çıkarıp kocasının yarağını kalçaları arasına aldı. Benimle öpüşmeye devam ederken de eliyle yarağımı ve taşaklarımı okşamaya devam ediyordu. Uzanıp sütyenin kopçalarını açtım. Kollarından küçük hareketle düşürdüğünde sütyen aramızda yarağımı okşayan elinin üzerine düştü. Kocasını kalçasıyla itip domaldı ve kocasına, "Aşkım sok!" deyip, yarağımı ağzına aldı. Hikmet karısının külodunu yana çekip amcığına soktuğunda da, Sevgi benim yarağımı yalayıp yutmaya başladı. Pørnø filmde gördüğü gibi, hem yalayıp grıtlağına kadar alırken elleriyle de okşamaya devam etti...
Ağzı dolu olmasına rağmen çıkardığı zevk sesleri adamı kendinden geçirmeye yetiyordu. Ahlar Ohlar hepimizin dudaklarından dökülürken, Sevgi, "Sikin kocalarım, ağzımı, amımı, götümü, tüm deliklerimi doldurun!" diye inliyor küçük çığlıklar atıyordu. Hikmet çoktan karısının amına boşalmıştı bile. (Ben evden çıktığımda bir adet daha önce de performans için denediğim ve müthiş verim aldığım bir bitkisel ilaçtan yutmuştum). Sevgi yarağımı bırakıp kocasına döndü ve yarağının ucundaki dölleri yalayıp, "Götüme sok o güzel yarağını Orhanım!" diye inledi. Hikmet'in gözler faltaşı gibi büyümüştü, karısının nasıl bu kadar açıldığına şaşırmıştı. Sevgi, "Ne oldu aşkım, kızlığımı sen bozdun, götümün kızlığımı da yeni kocam bozsun!" dedi. Sevgi, tüm ortama tek başına hakim olmuş, kendini kaptırmış ve bir şekilde yıllar sonra gelen bu hakimiyet hissinin tadını çıkarıyordu. Hikmet ise ona ayak uydurmaya çalışıyordu.
Götüne yarağımın kafasını sürtüp, sonra da sokmaya başladım. Daha yarrağımın kafasının yarısı girmeden, Sevgi yüzüne, sanki götten ilk kez alıyormuş acısını öyle bir yükledi ki, defalarca sikmemiş olsam ilk kez aldığını düşünecektim. Birkaç dakika sonra ise, sanki acısı geçmiş gibi, "Ohhh, çok güzelmiş götten sikilmek, bundan sonra hep sikin götümü ikiniz de!" dedi. Kocasının inmiş yarağını avuçlarının içinde kaldırmaya çalışırken, bana götünü kıvırıyor, "Daha derine, daha hızlı!" diye bağırıyordu. Epey bir siktikten sonra ben boşalmak üzereydim. "Offf çok dar götün var güzelim, bu götü ben mi açtım şimdi, harikaymış!" diye diye götüne boşalttım döllerimi. Bu arada Sevgi defalarca orgazm olmuş, "Bitirdiniz beni, harikasınız!" diye inliyordu.
Sonra yine aramıza girip ellerimizi tuttu ve "Aşklarıma mola şimdi, biraz daha içip sonra devam edeceğiz!" dedi. Hikmet'e baktım, karısının içinden çıkan bu yeni kadına itaat etmesinin kendine yepyeni zevkler yaşatacağını anladığından mı, yoksa şaşkınlığından mı, sessizce itaat eder durumdaydı. Bense misafirliğe gelip sürpriz yaşamış rolümü oynuyordum.
Masaya geçtiğimizde Sevgi kendi elleriyle rakılarımızı doldurup, sonra da dudaklarımıza birer öpücük kondurup yerine oturdu. Hikmet tüm olay boyunca ilk kez ağzını açıp, "Bu hayal ettiğimden öte, ama hayal edemeyeceğim kadar zevkliydi, karıcığım sende ne cevherler varmış!" dedi. Ben de, ikisinin de muhteşem olduğunu, bana harika anlar yaşattıklarını, buraya gelirken bunu değil düşünmek hayal bile edemeyeceğimi söyledim. Sevgi ikimize de gülümseyerek bakıp, masa üstünden ikimizin de elini tutup, bunu yaşayabilen nadir kadınlardan olduğu ve buna müsaade ettiği için, önce kocasına, sonra da onlara katıldığım için bana sonsuz teşekkür ettiğini söyledi.
Sonra muzipçe gülümseyerek masanın altına kaydı, kocasıyla aramıza diz çöküp, kocasını ve benim yaraklarımıza uzanıp avuçlarının arasına aldı. Sonra da sırayla bir benim, bir kocasının yarağını yalamaya başladı. O an içimden geldi ve kadehimi Hikmet'e uzatıp, "Şerefe ortak!" dedim. Hikmet kadehini kaldırıp, "Halen şaşkınım!" deyip kadehini tokuşturdu. Sevgi masa altında yaraklarımızı emerken rakıları yudumladık. Hikmet biraz mayışmıştı, ortam adrenalin dolu olsa da, rakı çarpmıştı. Sevgi kocasının tekrar boşalması, benim yarağımın halen dimdik durması üzerine, masa altından çıktı. Yarı baygın bakan kocasına, "Aşkım yeni kocamla duş alabilir miyim?" diye sordu, boynunu büküp şımarık kız çocuğu edasıyla. Hikmet yarı kapalı gözleriyle kafasını emme basma tulumba gibi salladı :)
Sevgi'nin götünü avuçladım öpüşerek banyoya giderken. Hikmet, rakı kadehi elinde, yaşadıklarının şokundan olsa gerek, sandalyesinde kaykılmış, bize kadeh kaldırıyordu. Sevgi ile banyoya girip kapıyı arkamızdan kapatınca, Sevgi ağzını kapatarak güldü ve usulca, "Kocamın içinde emredilmesini seven biri varmış, yıllardır çözememişim!" dedi. Sonra ılık duşun altında heryerimi sabunlayıp öperek temizledi. Ben de aynısını ona yaptım. Birbirimizin vücudunu ilk kez bu kadar rahat ve yakalanma korkusu olmadan, rahatça okşuyor, emiyor, birbirimizi öpüyorduk. Sevgi'ye, "Şimdi rol yapmadan şu götünü bir kez daha sikeceğim yavrum!" dedim. "Sik aşkım, hangi deliğimi istersen sik, hepsi her zaman emrine amade, bundan önce de, bundan sonra da!" dedi.
Az sonra kapı açıldı, Hikmet içeri girdi. Klozete oturup bizi izlemeye başladı. Ben bu arada çoktan götünü doldurmuş pompalıyordum, sevgiden de zevk inlemeleri yükseliyordu. Bir ara Hikmet geveleyerek birşey söyledi, ben sikmeye devam ediyordum, ama anlamadık ve ne diyor diye ona baktık. Hikmet, "KISKANDIM!" dedi resmen zorlanarak. O an ben ne diyeceğimi bilemezken, Sevgi yine o yüzüne keskin ifadeyi yerleştirip, "Şimdi mi kıskandın, ben zevkten geberirken mi, kalk siktir git, yatak odasına yat, biz işimiz bitince geliriz!" dedi.
Ben şaşkınlıktan pompalamayı durdurup, kıyamet kopacak diye beklerken, Hikmet azar işitmiş çocuk gibi, "Peki karıcığım!" deyip banyodan çıktı. Beni bir korku sarmıştı, adam şimdi banyoya bıçakla dalarsa ne bok yerim diye kafamda plan yaparken, Sevgi'nin bir amına bir götüne sokar olmuştum. Kaç dakika oldu bilmiyorum, zevk aldığım da yoktu, kafamda plan kuruyor, bıçakla gelir saldırırsa, çamaşır makinasının üzerindeki deterjan paketini suratına çarparım diye taktik oluşturuyordum.
Sevgi'nin, "Aşkım, yeter ne olur, dağıldım, bittim yeter!" dediğini duydum. Yarağımdan kaçıyordu. Ben halen boşalmamıştım, çünkü artık zevk değil, Hikmet olay çıkaracak diye göt korkusu sarmıştı. Sevgi'in sözlerini yinelemesi üzerine kendime geldim. Kurulanıp, Sevgi önde ben arkasında, çıktık banyodan. Koridorda da, salondaki içki masasında da Hikmet yoktu. Yatak odasına gittik. Hikmet yatakta sızmıştı. Biz tekrar salona geçtik, Sevgi birer bira getirip açtı. Sevgi, "Ben 2 kadeh rakı içip üstüne bira içiyorum, ilk kez!" dedi. Ben de, "Bu akşam ilklerin gecesi, ilk kez 2 yarak aynı anda yedin!" dedim. "Evet!" dedi. Koltuğa yanyana oturmuştuk. Birbirimizi okşuyor, öpüşüyor, biralarımızı yudumlayıp sigara içiyorduk...
İçerden, Hikmet'in, "Sevgiiii!" diye seslendiğini duyduk. Sevgi kalkıp gittiğinde, ben de peşinden gittim, ne olur ne olmaz diye. Hikmet yatakta yarı açık gözlerle, "Ben size katılamadığım için kıskandım, rakı ve iki kez boşalmak hızımı kesti diye kendime kızdım, ondan dedim, aşkım, karıcığım affet beni!" diye geveliyordu, yarı sızmış yarı ayık :) Sevgi yine buyurgan bir sesle, "Uyu şimdi!" dedi. Adam anında sızdı.
Salona geçtik yine. Üçlü koltukta otururken biralarımızı yudumlayıp sigaralarımızı içerken (ilaç etkisini gösterdi), yarağımın taş gibi olduğunu gören Sevgi yarağımı amına alarak üzerine oturdu. Dudakları dudaklarımda, arada göğüslerini ağzıma verip, kucağımda zıplamaya başladı. Arada uzanıp sehpadan bira ve sigarasını alıp, sigaradan nefesler çekip, kerhane karıları gibi kucağımda zıplıyor, kalçalarını oynatıp harikalar yaratıyor, arada da birasından yudumlar alıp dudaklarını dudaklarıma hapsediyordu...
Gece saat 01.45'de kimseye görünmeden çıktım evlerinden.
[Orhan]
89 notes
·
View notes
Text
Hz. Aişe Annemizin Yaşı
...öncelikle şunu söyleyelim ki eğer böyle olsaydı ve Efendimiz ﷺ 5 -6 yaşında bir kız ile evlenseydi, biz bir mü’min olarak bunu sorgulamaz, bu konuda şu an modern dünyanın bize telkin ettiği bazı düşüncelerden etkilenerek asla konuşmazdık. Ancak bu konuda yaptığımız araştırmalara göre Aişe annemiz nişanladığında 15-16 evlendiğinde 18-19 yaşlarındadır. Biraz teknik bir konu olan bu mevzuya, burada fazlaca girmeden, bazı verileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
📌Diri diri kız çocuklarını toprağa gömen cahiliye Arapları genel itibari ile kız çocuklarının yaşlarını tutmazlardı. Toplumun tüm kınamasına rağmen kızlarını gömmeyip onları büyütenler, çocukları buluğa erdiklerinde Dâru’n-Nedve’de bir tören düzenler ve kızlarınm artık büyüdüğünü halka ilan ederlerdi. Eğer bu uygulamayı esas alırsak, Hz. Aişe’nin 9 yaşında evlendiği iddiasını, “9 yıldır ay hali görüyordu” şeklinde anlamak gerekecektir. 9 yıldır ay hali görmesi ve bir 9 yılda çocukluk dönemini dikkate alınca, Hz. Aişe validemiz evlendiğinde 18 yaşlarında bir genç kız olduğu anlaşılacaktır.(İbn Hişam, es-Sîre)
📌Hz. Aişe validemiz yıllar sonra Mekke’nin ilk dönemlerinde inen bir sûre olan, Kıyamet Sûresinin iniş zamanı sorulduğu zaman: "Ben Mekke'de sokaklarda oynayan bir çocuk iken Kıyamet saatinin dehşetini anlatan şu ayetler (Kamer Sûresi, 54/46) nazil oldu” (Buhari) diye cevap vermesi, onun yaşını tespit etmemiz açısından önemli bir işarettir. Bu sûrenin nübüvvetin 3. ya da 4. yılında nazil olduğunu hatırlarsak, Aişe validemizin de oyun oynayacak ve dile getirilen sûreyi aklında tutacak bir yaşta olması gerektiğini de dikkate alırsak; o günlerde en az 6-7 yaşlarında olması icap edecektir. Hz. Aişe’nin Efendimiz ﷺ ile evliliğinin nübüvvetin 13. yılında gerçekleştiğini hatırlarsak, demek ki bu evlilik Kamer Sûresinin nazil olmasından yaklaşık 10 yıl sonra olduğunu kabul etmek zorunda kalacağız. Böyle olunca da Aişe validemizin evlendiği zaman yaşının en az 17 ya da 18 olduğu anlaşılacaktır.
📌Birçok tarihi kaynak Aişe validemiz ile ablası Esma arasındaki yaş farkının 10 olduğunu söylerler. (Nevevî, Tehzîbul-Esmâ,II, 597; Hâkim, el-Müstedrek, III,) Hicretin 73. yılında 100 yaşında vefat etmiş olan büyük İslâm kadını Hz. Esma hicret sırasında, 27-28 yaşlarında idi. Eğer bu yaşlarda idiyse ve Aişe validemizden de 10 yaş büyük idiyse, demekki Hz. Aişe’de hicret sırasında 18 yaşlarında idi.
📌Bugün hadis kitaplarımızda yer alan ve Hz. Aişe validemizin Mekke yıllarıyla ilgili olarak anlattığı bazı rivayetler, onun yaşını tespit edebilmemize yardımcı olacak niteliktedir. Bunlardan birkaçına değinirsek, mesela; risâletten kırk yıl önce gerçekleşen ve tarih belirlemede bir ölçü olarak kabul gören fil hadisesinden geriye kalan iki kişiyi Mekke’de dilenirken gördüğünü söylemesi; (ibn hişam, ibn kesir) Mekke’nin en sıkıntılı günlerinde Allah Resûlü’nün ﷺ kendi evlerine geldiğini ve bu sıkıntılara dayanamayan babası Hz. Ebû Bekir’in de Nübüvvetin 5. veya 6. yılında Habeşistan’a hicret teşebbüsünde bulunduğunu detaylarıyla birlikte anlatması;(Buhârî, Ahmet b. Hanbel) namazın ikişer rekât farz kılındığını, mukim olanlar için daha sonraları onun dört rekâta çıkarıldığını, ancak sefer durumlarında yine iki rekât olarak bırakıldığını ifade etmesi gibi rivayetler (Taberani) onun yaşı konusunda bize ipuçları verecek niteliktedir.
Muhammed Emin Yıldırım, Sahabe İklimi, c. 1, s. 479-481
41 notes
·
View notes
Text
Demek Ki Benim İçimde De Orospuluk Yatıyormuş
Sırayla 5 bayan, ayda bir, birimizde kahvaltı partisi yapardık. O gün 4 arkadaşımla beraber, Filiz ablaya kahvaltıya gitmiştik. Filiz ablamız 44 yaşında olduğundan yaşça hepimizden büyük, ama yaşını göstermeyen, daima güleryüzlü, tombul, genelde hep mutlu tanıdığımız ve çevresine mutluluk veren biriydi. Bazen kendisiyle bukadar barışık olan bu kadının mutluluk sırrını merak ederdim. Neyse, kahvaltıdan sonra, çaylar içildi, sohbet eşliğinde kahvelerimizi de içtikten sonra, benden hariç herkes gitmişti. Kocamın ve çocuklarımın eve gelmesine daha çok vardı, o yüzden ben biraz daha kalmıştım…
Filiz abla bana, “Necla sen TV‘ye takıl, ben masayı toplayım, sonra birer kahve daha içeriz!” dedi. Ben de kumandayı aldım elime, kanalları yoklarken yanlış uyduya girmişim, birden pørnø kanalı açıldı ve adamın birinin kadına tam sikini sokması koca ekrana gelmişti. Panikleyip, delice tuşlara basıyor, o uydudan çıkmak istiyordum, ama nafile, sanki uydu alıcısı kilitlenmişti. Tam o arada Filiz abla mutfaktan geldi. Benim perişan halimi görünce kahkayı bastı, “Bu kanalda işin ne kız? Yoksa sen de benim herif gibi böyle şeylere mi meraklısın?” dedi. “Ya abla sende yani, bilerek mi açtım sanki?” dedim, ama çok utanmıştım…
Filiz abla kumandayı alıp, ekranda sikişenlere son kez bakıp, “Adamınki de güzelmiş, aynı benim herifinkine benziyor!” dedi ve kanalı değiştirdi. Hakikatten adamın siki güzeldi, orta boy, kalın ve dimdikti. Utanmıştım, ama böyle bir filmi ilk gördüğüm için, aynı zamanda hoşumada gitmişti. “Aman abla, sende amma yaptın, Hıdır abim 48 yaşında, yoksa eski halinden mi bahsediyorsun?” dedim. “Olurmu kız, Hıdır eski halinden hiç taviz vermedi, tam tersine cinsel hayatımız dahada kaliteli olmaya başladı!” dedi. “Nasıl yani?” derken, aklımdan bizim evdeki halimiz aklıma geldi. Oğlumdan sonra 8 yıl önce kızımız dünyaya geldikten sonra, eşimin istek gücü bayağı zayıflamış, bazen 2 ay kardeş gibi yanyana yatardık, ben de artık bu duruma alışık olmuştum, hiç bir istekte bulunmuyordum…
Filiz abla anlatmaya devam ederek, “Eskiden yaptığımız hızlı ve kısa sevişmelerden daha ziyade, şimdi uzun uzun sevişip, ilişki arasında fantaziler kurup birbirimizi zirvelere taşıyoruz!” dediğinde ciddi olduğu belliydi. Ben yine sadece, “Nasıl yani?” diyebildim. “Bak mesela, bazen, tabi her seferinde değil, böyle bir toplantı gününden sonra, Hıdırla sevişirken, bana sorar kimler vardı diye, ben de isimleri sayarım. O da, (Hayırsız kadın, hepsini niye yolladın, birisini yatağımda bıraksaydın ya!) der!. Ben de kocamı tamamen çıldırtmak için, (Hepsini yollamadım, bak Vildanı sana bıraktım, şimdi Vildanı sikeceksin!) derim. O da hemen Vildan yataktaymış gibi bana, (Vildan hanım hoşgeldin, niye geldin?) der. Ben de Vildanmışım gibi, (Hıdır abi amım sikini çekti, sana siktirmeye geldim!) derim. O da, (Madem öyle, hemen amına takayım!) der. Sonra, (Amın çok güzel Vildan, sokuyorum bak dibine kadar girdim!) der. Ben de, (Sok Hıdır abi, sok!) derim. O da, (Dayanamıyorum Vildan, amına fışkırtacam!) der. (Fışkırt Hıdır abi, döllerini içime akıt!) derim, ve iştahla içime boşalır! İşte buna benzer çok fantaziler yaparız. Bazen de benim başka bir erkekle sikiştiğim fantaziler yaparız. Ama herşey yatakta kalır ve biter!” dedi.
Kulaklarıma inanamıyordum, böylesini ne duymuş, nede yaşamıştım. Ama muazzam tahrik olmuştum. Kaybettiğim sandığım istek duygusu birden içimi parçalamış, amım sulanmaya başlamıştı. Filiz ablanın, “Noldu kız, şok mu oldun? Yoksa aklın halen deminki sikte mi?” dedi ve yine kahkahayı bastı. Utanarak güldüm, “Gerçekten içimi kıpırtdattı abla!” dedim ve birazcık bizim yatak odasında olan bitenden bahsettim, yani daha doğrusu olmayanlardan. Bana, “Vah zavallım!” dedi, biraz durdu, sonra, “Aklıma birşey geldi kız, Hıdırıma süpriz yapmak istiyorum, sen şimdi gidip soyunup yatağa yatacaksın, birazdan o da gelir seninle ilgilenir!” dedi. İşte buna şok olmuştum, “Saçmalama abla! Söylediğin ne biçim bir laf öyle?” dedim, ama gerçekten kızmıştım…
“Bak güzelim, 32 yaşındasın, şimdiden hayata küsmüş gibisin, hem sen biraz zevk, heyecan ve kadınlığını yaşarsın, hem ben de Hıdırımın en büyük arzusunu, fantazisini gerçekleştirmiş olurum!” dedi. “Asla yapamam ve yapmam!” dediysem de, o ısrar ettikçe bu fikre yatkın oluyordum. O da ne yaptı etti, sonunda bana kabul ettirdi ve öocuk gibi sevinerek, “Yaşasın!!! Bakalım bizim Hıdır bey fantaziden ileri gidebilecek mi?” dedi…
Üst kata çıkıp, çırılçıplak soyunup, yatağa girmiştim. Tahminen ateşim 45 derece vardı. Yorganı kafama çektim. Tanrım, ben burda yabancı bir yatakta çırılçıplak neler yapıyordum? Yorganı tekrar indirdim, vazgeçmeyi kafaya koymuştum, tam giyinip gitmek isterken kapı açıldı, Hıdır abi içeri girdi. Beni öyle görünce afallayıp kaldı. Yaklaşık 1 dakika kadar taş kesilmiş heykel gibi odanın girişinde durdu, sonra toparlanıp, aşağıya seslendi, “Sürprizine bayıldım karıcığım, harikasın, seni çok seviyorum!” diye ve kapıyı kapattı. “Hoşgeldin Necla hanım!” deyip, gömleğini çıkartmaya basladığında, ben başımı yana çevirmiş, deminki ateşimin yerini soğukluk almış, resmen havale geçiriyordum…
Hıdır abi soyunmuş olmalı ki, yatağa geldi, bir eliyle elimi tutarken, diğerini de yorganın altına atıp, ayağımı okşadı. Biraz olsun yumuşamıştım, ama yine gergindim. “Pişman olmayacaksın güzelim!” deyip, yanağımı hafifden öperken, sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Hıdır abinin sakin konuşmaları ruhumu okşuyor, gittikçe rahatlıyordum. Demin elinin bulundugu ayak kısmına şimdi yüzünü getirmişti, ayaklarımdan başlayarak yukarıya doğru, süt beyaz tenimi öpe öpe, inceleye inceleye çıkıyordu. Şimdi baldırlarıma varmış, parmak uçlarını baldırlarımın iç kısmında gezdirirken, sanki o büyük elleriyle değil de, bir kuştüyü ile okşuyor gibiydi…
Deminki tedirginliğimin yerini zevk ve istek almış, bundan sonra olacakları sabırsızlıkla bekliyordum. Şimdi kafası baldırlarımın arasında, öperek bana ilk orgazmımı yaşatıyordu. Nihayet dudakları amıma kavuşmuş, diliyle klitorisime çok hafif değiyordu. Okadar ustaydı ki, bacaklarım açıldıkça açılmış, bale dansçısı gibi ayırmıştım onları. Kendimden geçmek üzereydim, iki elimle başını kavramış, bazen bastırıp bazen çekiyor, orgazmlarıma destek oluyordum. O bölgeden yalayarak göbeğime, sonradan memelerime gelip, susamış bebek gibi onları avuçlayıp, hoyratça emmeye başladı. Uçlarını ısırıp, acıyla zevk arasında oyunlar yapıyordu süt beyaz diri göğüslerime. Dekoltemden çıkıp boynuma, boğazıma yapışmış, tenimi yalarken, benim içimde fırtınalar kopmuştu…
Kendimi zevk seline kaptırmış gidiyorken, birden amcığımın içine kalın sikinin hiç zorlanmadan oturduğunu hissettim. Artık akıntıya kapılmış, şelaleye doğru sürükleniyordum. Bu dakikadan sonra seks ve sevişmek benim için yeni bir defter acmıştı hayatımda. Hıdır abi sikini köküne kadar içime sokmuş, bir müddet böyle durduktan sonra, çekip geri gömmüştü. Şimdi gelip giderken, “Harikasın Necla hanım, daracıksın, çok mutlu ettin beni!” deyip, hoş sözleri bir yandan, amıma vuruşları öbür yandan, zincirleme orgazmlar yaratıyordu bende. Yaklaşık 9-10 dakika beni böyle sikti…
Sonra birden değişmeye başladı, sanki Hıdır abi deminki narin ince ruhunu terketmiş, gittikce kabalaşıyordu. Hoyratca amıma çarparken, benden de tepki gelmeyince dahada vahşileşiyor, buda bana ayrı bir zevk veriyordu. Kullandığı kelimeler argolaşmış, ikimizi de inanılmaz senaryolara sürüklüyordu. “Yarrağım amında Necla, hoşuna gidiyormu?”. “Gidiyor abi, sok amıma, sok, sertçe sok!”. “Vay kaltak vaay! Demin utanırken şimdi yarrağım yetmez oldu haa?”. “Ohhhh, ahhhh, abi harika yarrağın var, vur amıma, kudurt kaltak Neclanı!”. “Al ozaman kaltak karı! Ayır amını, amına soktuğumun orospusu!”. “Öyle deme abi…”. “Sus orospu! Orospu! Orospu! Orospu! Sen adi bir orospusun! Utanmıyor musun arkadaşının kocasına amını dayamaya?”. “Utanmıyorum lan pezevenk! Senin o Filiz denen orospu karın istedi, ben de açtım amımı! Kapa çeneni de, amıma geçir pezevenk!”. “Geçiriyorum lan orospu, senin pezevengin olacam, satacam seni, siktirecem herkese, kaltak karı, adi fahişe seni!”. “Oohhh geçir koçum! Offf offff, sok, sok, daha hızlı, fışkırt içime, döllendir beni!”…
Ve ikimiz de çığlık atarak aynı anda boşaldık. Hıdır abi üstümde yığılıp kaldı. İkimiz de bitmiştik. 2 dakika sonra, “Neclacığım, güzelim, umarım demin söylediklerimden dolayı bana kızmadın?” dedi. Gülümseyerek, “Yok abi, neden kızayım? Bana hiç yaşamadığım harika şeyler yaşattın, demek ki benim de içimde orospuluk yatıyormuş!” dedim, gülüştük. Doğrulup yatakta oturduk. Hıdır abi bana sarılıp uzun müddet saçımı okşadı. Sonra kalkıp ıslak mendille biraz temizlenip giyindim. Hıdır abiye sarılırken sonsuz minnettardım ona. O sırada Filiz abla kapıyı tıklatıp, müsade isteyip içeri geldi. Hemen koşup ona da sarıldım, “İyi ki varsın ablacığım, seni çok seviyorum!” deyip, muhteşem çifti başbaşa bıraktım.
251 notes
·
View notes
Text
EN ESKİ TÜRK ANAYASASI
Bilge Kağan ve kardeşi Kültigin yazıtlarına kazılan Bilge Kağan yasaları en eski Türk Anayasasıdır. Buna Türk "Töresi" denir.
Madde 1: Tengri tektir.
Madde 2: Her kim ki, Tengri'den kut almak dilerse, başkasına yakarmasın.
Madde 3: Bir İl (ülke), bir Kağan, bir Tengri.
Madde 4: Bir kına iki kılıç girmez. Bir Hatun iki er alamaz ve bir budunda iki töre olmaz. Töre tektir. Töre kesin ve keskindir. Kim ki, töreye uya kutlanır. Kim ki, töreye kıya katlanır.
Madde 5: Kimse töreden üstün değildir. Dirlik ve birlik için töre budur.
Madde 6: Bir çoban sürüsünden, bir er ailesinden, bir Kağan budunundan sorulur.
Madde 7: Her er eşine, atına, pusatına sahip çıkacak.
Madde 8: Ana-babaya ve ataya tazim (saygı) duyulacak.
Madde 9: Hısımına sarılacak, komşusunu gözetecek.
Madde 10: Er kişi yalan söylemeyecek.
Madde 11: Mal çalan, mülk çalan misliyle ödeyecek. Hesabı ya malıyla ya canıyla sorulacak.
Madde 12: Kim ki, bir ırza musallat olursa, canından olacak.
Madde 13: Her kim olursa olsun haksız, aldatıcı iş tutarsa hesabı hemen sorulacak.
Madde 14: Cenkten beri duran ya da kaçan tamuya (cehennem) uçacak.
Madde 15: Aman dileyene kılıç üşürülmeyecek, sığınana arka dönülmeyecek.
Madde 16: Başkaldıranın başı alınacak, hak isteyenin hakkı verilecek.
Madde 17: Kimse kimseye üstünlük taslamayacak. Ne ak etin karadan, ne karanın kızıldan, ne kızılın sarıdan farkı olmayacak.
Madde 18: Kin ve gururdan uzak olunacak.
Madde 19: Mazluma merhamet, zalime azap duyulacak.
Madde 20: Zayıfa, yaralıya, çocuğa ve kadına el kaldırılmayacak.
Madde 21: Kızı isteyen Kağan da olsa, bey de olsa, kız istediğine verilecek.
Madde 22: Gereksiz yere ağaç kesmeyeceksin, suyu kirletmeyeceksin.
Madde 23: Bilmeyip de bildim demeyeceksin, bilene danışacaksın.
Madde 24: Bugünün işini yarına bırakmayacaksın.
Madde 25: Kusur görmeyecek, kusur aramayacaksın.
Madde 26: Güçlüyken affet, zayıfken sabret.
Madde 27: Yazgına asi olma.
Madde 28: Yaptığın iyiliği unut, yapılan iyiliği unutma.
Madde 29: Herkes adaletle iş görecek.
Madde 30: Her ne edersen et, yargılanacağını her daim akılda tut.
Madde 31: Milletine yaban kalma. İpeğin iyisine, sözün güzeline kanma, onlara boyanma.
Madde 32: Kağan o dur ki, adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın. Töre yok olursa, İl yok olur. İl olmazsa, budun kul olur.
Madde 33: Ey Türk Oğuz beyleri, ey milletim işitin!
"Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin İlini ve töreni kim bozabilir?"
Kaynak: Bilge Kağan Yazıtı. Yazıtın dikiliş tarih: İS-730.
Yer: Ötüken-Moğolistan.
36 notes
·
View notes
Text
❓Soru Cevap❓
1-Burcun ne?
2-Aşk hayatını bir film sahnesiyle göster.
3-Kaç yaşındasın?
4-Günlük kaç saat telefon kullanıyorsun?
5-Mesajlaşmak mı telefonla konuşmak mı?
6-Fobin var mı var ise bu nedir?
7-Asla affetme dediğin bir şey var mı?
8-Zaafın olduğunu düşündüğün bir şey var mı bizimle paylaş?
9-Eskiye dair özlediğin ne var?
10-Gitmekten keyif aldığın bir yer var mı?
11-Anne tarafı mı baba tarafı mı?
12-Yaz insanı mısın kış insanı mı?
13-Asla değiştiremediğin bir huyun?
14-En büyük pişmanlığın?
15-En sevdiğin yemek?
16-Kendini kötü hissettiğin de ne yaparsın?
17-Kendinle alakalı bir şey değiştirme hakkın olsa neyi değiştirirdin?
18-Kendinden yaşça büyük biriyle olur muydun?
19-Zeka mı yoksa güzellik mi?
20-Bir erkekte/kızda en önem verdiğin şey nedir?
21-Bir kız/erkek çocuğun olsa adlarını ne koyardın?
22-Bir ilişkide kendini güvende hissetmeni sağlayacak hareket nedir?
❔❔SORUNNNNN❔❔
167 notes
·
View notes
Text
Filistinli kızın acı vasiyeti:
Merhaba, ben Haya ve şimdi vasiyetimi yazıyorum.
1. Param 80 şekel: Annem için 45 şekel, Zeenat için 5 şekel, Hashem için 5, Tita için 5, Heba Teyze için 5, Meryem Teyze için 5, Abboud Amca için 5 ve Sara Teyze için 5 şekel.
2. Arkadaşlarım, kız kardeşim Zeenat, Rima, Mena, Amal için oyuncaklar ve tüm eşyalarım
3. Kıyafetlerim: Kuzenlerim için ve kalan bir şey varsa bağış yapın.
4. Ayakkabılarım: Fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine bağış yapın, elbette yıkandıktan sonra. 😭
56 notes
·
View notes
Text
17 yaşındaydım sonlarına doğru ama ocak aylarıydı büyük bir kayıp vardı hayatımda ne sesimin tonunu ne annemin gözlerini görebiliyordum tek istediğim bir silüeti görmekti onun dışında hiçbir şeyi gözüm görmüyordu delirmiş gibiydim sırt çantamı aldım 5 saat önceden hazırlanmıştım zaten otogara gittim annem iyi değildi ama ben kafama koymuştum o gece ya ölecektim ya da gidecektim büyütecekti beni bu yolculuk sanmıştım inanmıştım. inandırmıştı beni bir şeyler 4 duvar ve balkonda kendimi paramparça edeceğime gidip görmek gerekiyordu artık her şeyi göze aldım elim ayağım titreye titreye 4 saat otogar da bekledim otobüsü gelsin diye öyle acizdim ki o kadar çocuktum ki ben daha siyahlaşmamıştı göz kapaklarım sesim acı ile bağırmıyordu yorgun değildim fazla. otobüs geldi bir şekilde çok detay var ama ben bile hatırlamak istemiyorum. mola verdiğimiz yerde deniz kenarı bir yerdi ilk mola verdiğimiz yer. dağları görüyordum bizim orayı evimden çok uzaktayım diyordum ağlamamı durduramıyordum asla durmuyordu bardaktan boşalır gibi gözlerimden yaşlar gelmeye devam ediyordu nefes bile alamıyordum ama çevrem insan doluydu ağlamıyor gibi de yapamıyordum bi şekilde sakinleştim büfeden su almak istemiştim adam suyu uzatırken birden ağlamaya başladım öyle bi haldeydim ki bir kız gördüm başka otobüsle kim bilir nereye gidiyordu anladı halimi geçti gitti ben de en sonunda istediğim yere vardım saat tam sabaha karşı 5 di inanılmaz bi haldi ne yapmaya geldim buraya ben neden yani neden gelmiştim ben olduğum yere öylece oturdum hiç bilmediğim bir şehir de kimsesiz soğuk bir otogar da kapıya bakıyordum gelir o silüet diye bırakmaz beni inançlıydım çünkü gelmedi. saatler geçti resmen ağlıyordum dolanıyordum sağdan sola en son içerde oturdum bir anne bi de küçük bir kız vardı ben nefes bile almıyordum kız gelip elime dokundu ağlamaya başladım sessiz sessiz ben bile anlamıyordum ne halde olduğumu çıktım gökyüzüne baktım yarım hilal vardı öyle parlıyordu ki herneyse sonrası bana kalsın. yıllar geçti o hilali ben yüzüme yaptırdım yarısı o gökyüzünde yarısını ben yüzümde taşıyorum. ve bu olay bunun öncesi ve sonrası tonla olay aslında benim kararışımın başlangıcıydı işte. ilk tat ilk siyah o ilk zehir gibi sigaralar.
62 notes
·
View notes
Text
mevsimlik elbise takım toptan üçlü kız çocuk takım 2-3-4-5 yaş
mevsimlik elbise takım toptan üçlü kız çocuk takım 2-3-4-5 yaş
mevsimlik elbise takım toptan üçlü kız çocuk takım 2-3-4-5 yaş
View On WordPress
0 notes
Text
Merhaba Hasan bizler Afyonkarahisar dan 34 ve 37 yaşlarında seksi görev edinmiş 2 kız kardeşiz. Ben Azra kız kardeşim Derya 16 yaşımda bana erkek arkadaşım tecavüz etti cezaevine girdi orada sözde intihar etti denildi okuyamadım ailem için istenmeyen evlat olmuştum 19 yaşımdayken mahallemizde oturan bakkal beni 2 . eşi olarak babamdan istemiş kuma derler ya . Bana sormadan kabul etmiş düğün dernek yapıldı ilk gece birlikte oldum ertesi gün nikah kıyarsan seninle birlikte yaşarım yoksa sen evde yokken çeker gider istediğimle birlikte olurum dedim bana öyle bir tokat attı ki sanki çizgi film kahramanları gibi başımın üstünde yıldızlar uçuyordu elime geçirdiğim bıçak ile adamı kovalamıştım bakkala gidip kasada ki bütün paraları ve satılacak ne varsa çantama koydum otobüs terminaline gittim Ankara ya gittim . Hiç tanımadığım bir kadın bana yolda giderken çok yardımcı oldu telefon numarasını vermişti 3 gün sonra aramak zorunda kaldım taksiye binip gel ben parasını öderim dedi taksi şoförüne adresi verdim etrafı gecekondu dolu bir mahalleye geldik kadın geldi taksi ücretini ödedi elimden tutup beni evine götürdü gecekondu ama içi öyle güzel dayayıp döşenmişti ki lüks bir ev olmuştu 5 6 tane kız vardı 2 de zenci adam sonradan ortaya çıkmıştı anlamıştım gitmek istedim fakat gidemedim ilk müşteri gelen beni beğendi yatak odasına gittik yatağın üzerine oturdum adam bana sarıldı öpmeye yalamaya başladı bende karşılık veriyordum derler ya tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaktım o ilk gün 6 müşteri ile birlikte oldum ilk günden itibaren alışmıştım artık gelen müşteriler kendim çağırır olmuştum arada bir annemin kardeslerim ile telefonda konuşuyordum tabiki onlar yaptığım işi bilmiyordu nasıl yaptım bilmiyorum bir seferinde adresimi vermişim 1 hafta sonra kardeşim Derya çıktı geldi beni satan kadın ile yolda karşılaşmış adresi o tarif etmiş ben Derya yı hemen göndermek istiyordum fakat tuzak kurulmuş kardeşimi bu işe girecekti benimde kardeşimin de içeceklerinize ilaç koymuşlar . Kardeşim Derya uyumuş bende ardından uyuya kalmışım ayıldığım zaman bende kardeşim de çırılçıplaktık kardeşimin yattığı yerde kan vardı memeleri boynu vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar vardı anlaşılan tecavüz etmişlerdi artık bunların kölesi olmuştuk 4 yıl 6 ay bunların yanında çalıştık o beni getiren kadın öldü ben onun cenazesinden kaçtım polise sığındım kardeşimi de diğer kadınlarıda kurtardım ama yapacak bir işimiz olmadığı için kardeşimle birlikte randevu evi açtık Ankara Kızılay da özel müşterilere hizmet veriyoruz. Seks isteyenler mesaj atsın
38 notes
·
View notes
Text
Çok Hızlı! (14) (Orhan 36 Y., Bursa)
Gece saat 24:00 gibi gitti Güzin. Behiye abla bana, "Kal burda!" dedi, ama "Yok!" dedim evime geçtim. Aklıma çiğdem gelmişti, yazdım ama yine cevap gelmedi.
Sabah da kapı çaldı. Açtım. Behiye abla, "Giyinip gel, kahvaltı hazır!" dedi. Ballar, pekmezler, arı sütleri ağzıma tepiyordu nerdeyse. Dün birine telefon etmişti. "Kimi alacağız?" dedim. "Alınca görürsün!" dedi. Kahvaltı bitince 9:45'de evden çıktık. Gittiğimiz yer Fatma'nın eviydi. Fatma hazır kapıda bekliyordu. Aldık Fatma'yı. "Şimdi nereye?" dedim. Bana, "İnegöl'e!" dedikten sonra dönüp Fatma'ya, "Kız sen neler yapıyormuşsun haberimiz yok!" dedi. Fatma da benim omzumu okşayıp, "Madeni beraber keşfetmişiz!" dedi. Behiye abla Fatma'ya kısaca planı, bulduğum binayı, odaları vs. anlattı ve "Senin zevkine güvenirim. Şimdi mobilya alacağız!" dedi.
İnegöl'de büyük bir mağazanın önünde durduk. Birisi kapıya geldi. Patronmuş. "Hoşgeldiniz Behiye abla!" dedi. İçeri girdik. 5 tane yatak odası, 5 takım büro malzemesi, bir sürü koltuk, yemek odası takımı vs. aldık. "Adresi ver Orhan!" dedi, verdim. Sonra patron bizi kahve içmeye odasına davet etti. Kahveler geldi. Behiye abla, "Nasıl bu sene işler?" dedi, adam anlattı, şu kadar ihracat yaptık şudur budur diye. Behiye abla, "Sinan bey kardeşim, bundan sonra hesabı kitabı Orhan bey alacak, ben neysem o odur, sana vekaletnameyi yollatırım!" dedi. Adam beni baştan ayağa süzdü. "Peki Behiye abla!" dedi. Kahvelerimiz içtikten sonra kalktık. Adam, "Abla yemek yiyelim!" dese de, "Yok!" dedi adama. Arabaya bineceğimizde adam arabanın kapısını açtı Behiye ablaya.
Otoparktan çıkarken, Behiye abla bana, "Burası görümcemin oğlu rahmetlinindi, babasından kalma iş bu, burada çalışan müdürdü buna yüzde 20 hisse vermiş, adam işi tıkır tıkır yürütüyor, rahmetli de başka başka işlere atlamış, ama hep böyle yüzde 20 ile ortak etmiş birilerini işin başına geçirmiş. Görümcemle ben de bunları çağırıp, işlerine karışmayacağımızı, paylarını da yüzde 30'a çıkaracağımızı, sadece yılda bir gelip hesap vermelerini istedik. Hepsine artık sen bakacaksın. Biliyorsun, görümcemin de kimsesi yok benden başka!" deyip göz kırptı. Fatma da arkadan uzanıp, "Artık sana karada ölüm yok kocacığım!" dediğinde, ikisi de kahkahalara boğuldular.
Bense manyaklaşmıştım, "Kızlar, bunu hazmetmem lazım, bir yerde duralım!" dedim. Meşhur bir Köfteci varmış, oraya sürmemi istediler. "Neler var başka?" dedim. "Geçen gün arabanı aldığın otomobil bayii var, aynısından Balıkesir ve Kütahya'da da var. Yatları severdi, Gemlik'te bir yat ithalat imalat ve ihracatını yapan bir tersane ve firma var. Marmara adasında bir mermer ocağı, Bandırma'da bir mermer fabrikası var. Altınoluk'ta bir otel var, 4 yıldız galiba. Bir de bu Amerikan kapı vs. yapan bir fabrika var Nilüfer Organizede!" dedi.
"Manyak mısınız, dalga mı geçiyorsunuz?" dedim. "Ha bu arada, değişik illerde onlarca ev ve dükkan. Mehmet amcandan kalan birkaç ev ve dükkan hariç!" dedi. Fatma, "Birkaç mı?" dedi gülerek. "Ya Fatma, 40 ev, kimi daire, kimi müstakil, 15 tane de dükkan, yazlıklar hariç!" dedi. "Kızlar, bunlara ben nasıl yetişeceğim, 3 muhasebeci daha lazım!" dedim. "Alırsın!" dedi gülerek. Sonra da, "Karına söyle, bundan sonraki birkaç gün boyunca tüm bu işletmeleri gezip, seni tanıtacağım!" dedi.
Dönüşte gidip inşaatı kontrol ettik. Çok hızlı ilerliyordu. Behiye abla her gördüğü ustaya 100 dolar verdi. Göremedikleri de duyup önünde sıraya girdiler. Arabaya dönünce, Fatma'ya, "Sen de gelsene kız orospu!" dedi. "Tamam yavrum gelirim!" dedi o da. "Şimdi diğer eşyaları halledelim!" dediler, perdeciye gidip hem büro hem evler için perdeler ısmarlandı. Sonra en büyük züccaciyeciden mutfak malzemeleri, küçük ev aletleri, kahve makineleri alındı. Halıcıdan halılar vs. alındı. Birkaç buzdolabı aldık odalara otel tipi, "Alkol ve diğer yiyecek içecek işi sende!" dedi behiye abla. GSM operatörüyle işlemler, laptop, telefon gibi işler de bana kaldı. Ustabaşına, 5 gün olmayacağımı, mühendis arkadaşıma da 6. günde elle tutulur birşeyler görmem gerektiğini söyledim...
5 gün boyunca her yeri gezip, herkesle tanışıp, iletişim numaralarını aldım. Günleri Altınoluk'ta otelde geçirdik. Bu arada Sevgi ve Merve sürekli yazıyordu. Güzin'in haberi vardı zaten. Hepsine iş için şehir dışına çıkacağımı yazmıştım. Hemen hergün de işlerimizi erken bitirip, kalacağımız otel odalarına çekiliyor, her geceyi farklı bir odada bol bol sikişerek bitiriyorduk. Altınoluk'ta kaldığımız ilk gece Cunda'ya gidip süper bir masa kurduk, bol deniz mahsulü, meze, balık ve rakı... Rakı, balık, ayvalık lafının hakkını verdik...
11. gün sabahı yanımda temizlik şirketinden 6 kadınla ve Güzin'le temizlik başladı. Ben bu arada gidip laptop, seyyar telefon santral vs. aldım, hepsi aynı gün kurulacaktı. Kırtasiye malzemelerini de hallettim. Bu arada veraset işleri ile genel vekaletname işlerini halletmiştik. 12. günde büro da, evler de hazırdı. Bu arada ancak 1 kez Sevgi, 1 kez Merve ile, 1 kez de karımı ve çocuğumu görebilmiştim. Kadınlar temizliği bitirip ayrdıldıktan sonra, Güzin'i merdiven altındaki gizli geçite götürüp diğer daireye geçirdim ve "Yatakları denememiz lazım!" dedim. Arka taraftaki odada, "Bundan sonra pezevengin benim, istediğimle, istediğim şekilde sikişeceksin!" dedim. "Tamam kocacığım! Ama önce sana birşey söylemeliyim..." dedi karşıma oturdu.
"Ümit... Biz onunla görücü usulü evlendik. Bunun bir sevgilisi varmış, ailesi birine vermiş, adam da bir davaya karışıp hapse girmiş... Ümit kadınla görüşmeye başlamış, eve gelmiyor, bu iş de olunca ben de Ümit'e boşanma davası açtım!" dedi. "Behiye abla ile konuşuruz. Bakarız!" dedim. Çatır çatır siktim, iki deliğinden de. Açılışı yapmıştık :)
Muhasebeci ile konuşup, evrakları almış yerleştirmiştim. Herkes sabah geldi, "Hayırlı olsun!" deyip gitti. Öğlen, Güzin'e, "Şu tapuları al, şu şekilde liste yap, şöyle yaz..." dedim. Güzin, "Niye öyle yapayım, Excelde yazarım!" dedi. Ulan bunca zamandır sadece sikiyor, bu kadınların özelliklerini öğrenecek ilgiyi göstermiyordum, kafama dank etti.
Karım ve kızım yazlıktan dönmüştü. Ona işin boyutlarını anlattım. Karım, "Hayatım, kızımızın hayatı kurtulur, istersen eve gelme, bu işin üstesinden gel!" dedi. Zamanla sistem oturacaktı. Fatma zaman zaman Behiye abla ile geliyor, zaman zaman Sevgi'yle ve arka sokaktan daireye giriyorlardı. Çeşit çeşit seks oyuncakları aldık. Hiç zorlanmadan harika zamanlar geçiriyoruz. Bazen Muhittin abi, Fatma ve Behiye abşa takılıyorlar. Ben arada işlere bakmak için şehir dışına çıkıyorum, o gün hangisi müsaitse onu yanıma alıyorum...
3 aydır sürüyordu bu böyle. Ama bir gün ilginç bir şey oldu, Güzin, bir bayanın beni görmek istediğini söyledi. "Kim?" dedim. "Kiracı!" dedi, isim ve adres verdi. Güzin'in takip ettiği listeden baktım, 2 aydır kira yatırmayan, ama öncesi düzenli ödenmiş bir daire idi. İçeri giren kadını tanıdım, Fatma'nın oturduğu binadaki kamyoncunun karısı idi. Hani o kafam gibi göğüsleri sütyeninden taşan, penye şortunun altından kocaman götünü sergileyip çöp bırakan kadın. Başında türban, üstünde pardesü, o günden farklıydı. Beni görünce tanıdı, renkten renge girdi, ama bozuntuya vermedi.
"Buyrun!" dedim oturdu. Güzin çay getirdi. Güzin, ona aldığım çeşit çeşit mini etek, değişik renklerdeki gömlekler ve içine giydiği çeşit çeşit çamaşırlarla müthiş görünüyordu. Kamyoncunun karısı beni tanımıyormuş gibi yaparak, "Merhaba, ben Filiz. Şu adres, şu dairede oturuyorum..." dedi. Ona ayak uydurdum, "Buyrun, konu nedir?" dedim. "Kocam şu nakliyat firmasında şöfor olarak çalışıyordu, geçen ay kaza yaptı trafikte, suçlu çıkmamasına rağmen şirket işten çıkarıp, hakedişlerini vermedi. Kocamın kırıkları var, evde yatıyor, o nedenle 2 aydır kira ödeyemedik. Kocam iyileşip yeni bir işe girene dek kira borçlarımızı ertelemenizi rica etmeye geldim..." dedi.
"Kaza tutanağı vs. var mı?" dedim. Çıkardı çantasından. Doğru söylüyordu. Hemen hemen tüm işletmelerimiz bu Nakliyat şirketiyle çalışıyordu. İnegöl'deki Salih beyi aradım hemen. Nakliyat şirketinin adamı kıdemsiz ihbarsız, hatta hastane masraflarını vermeden işten attığını söyleyip, çalışanın hakkını yiyen firma ile çalışamayacağımızı bildirip, "İşleri kesin hemen, diğer firmalarımızdaki arkadaşları da arıyorum!" dedim.
Biz ikinci çaylarımız içerken, Güzin, "Nakliyat şirketinin patronu bilmem kim bey arıyor!" dedi. "Bağla!" dedim telefonu mikrofona alıp. "Orhan bey... dedi adam, girizgahtan sonra, "Arkadaşlarımız bir hata yapmış, o beyin kayıplarını telafi edip, hastane masrafı vs., yüzde 50 zamlı maaşla tekrar girişini yaptırdım, gereken ilgi gösterilecektir! Sanırım akrabanızmış?" dedi. "Evet akrabam, gereken ilgiyi bekliyorum. Teşekkür ederim!" deyip kapadım telefonu. Adamların toplam işlerimizde yurtiçi ve dışında günde 20 tırını kullanıyorduk neredeyse, bu ilgi normaldi.
"Filiz hanım işlem halloldu şimdi. 2 aylık kirayı siliyorum. Şu kartımı da alın, başka bir durum olursa ararsınız!" dedim. Kadın, "Orhan bey nasıl öderim bu iyiliğinizi?" dedi. Gram bozuntuya vermeden, "Ne borcu, bu insanlık vazifemiz!" dedim. Ama içimden bir ses gizli kapıyı kullan diyordu :) Kadını yolcu ettim. O gün kendimce izin günümdü, eve gittim akşam, kimse ile görüşmeden. Kızımla oynayıp, karımla oturdum, sohbet edip, kız uyuduktan sonra da seviştim.
Ertesi gün öğlen cep telefonum çaldı, bilmediğim bir numara. "Buyrun?" dedim. "Merhaba Filiz ben..." dedi kamyoncunun karısı. "Orhan bey dün sizin yanınızdan eve gelince aradılar kocamı, dediklerini yaptılar, 2 aylık ücret yattı hesabına, ayrıca hastane masrafları karşılandı ve iş başı yapana dek avans ta yatırmışlar, hem de hepsi zamlı. Bugün de gelip resmen özür diledi İK müdürü. 2 aylık kirayı takdim edeyim, bir de bizim memleketin meşhur içli köftesinden yaptım, teşekkür için..." dedi. "Kirayı istemem, ama içli köfteye de hayır demek ayıp olur. Lakin büroda değilim, diğer ofisteyim!" dedim. "Siz adresi verin, getiririm ben!" dedi. Arka sokağın adresini verdim :)
20 dakika geçmeden aradı, "Geldim ben, ama burası ev?" dedi. "Yok ofis, açıyorum kapıyı!" dedim. Güzin'e de, "1 saat yokum!" dedim. Güzin kıskanç ama meraklı gözlerle baktı, halen alışamamıştı başkalarını sikmeme. Gizli geçitten geçip arkadan sürgüledim kapıyı. Filiz elinde bir poşetle daire kapısına geldi. İçeri buyur ettim. Mantosunu aldım, başörtüsünü kendi çıkardı. Oturtup, "Birşey içer misin?" dedim. "Gazoz var mı?" dedi. Saydım koladan biradan viskiye. "Kola o zaman." dedi. İçeri geçip kolaya votkayı kaktırdım :)
"Nasıl büro burası, ev gibi?" dedi. "Daha çok dinlenme bürosu, orda yorulunca bu tarafa kaçıp, konsantre olup toplantıları da burda yapıyoruz!" dedim. "Hımm!" dedi. Koladan bir koca fırt çekti ve "Mmmmhhh, soğuk soğuk iyi geldi KOLA!" dedi, kola kelimesini vurgulayarak. Zaten tadını anlamaması imkansızdı. İçli köfteden aldım bir tane, gerçekten de muhteşem olmuştu, hafif ılıktı halen. Kafamı kaldırdığımda Filiz kolayı kafaya dikmişti bile :) İnce bir basma mı desem etek giymişti, ama etek dizlerindeydi. Oturunca toplanmıştı. Üstünde yapışan bir triko bluz vardı. "Bir tane daha?" dedim kolayı gösterip. "Olurrr!" dedi. Kola votkayı yaptım, bu kez votka kola oldu demeliyim. Bardağı eline verirken parmaklarımız değdiğinde komple elektrik geçti vücudumdan.
İkinci bardağı bitirdiğinde, "Geçen sefer yaptığım terbiyesizliği affedersin değil mi?" dedi. "Anlamadım?" dedim. "Zevkliymişler dedim koridorda sana. Bak, kocam kamyoncu, yol çıkar nerde iş bulursa oraya yollanır, ayda bilemedin 3-4 gün evde kalır. O dışarıda işini hallettiğinden beni unuttu zaten, ayrıca gelince de anası danası çocukları vs. derken bana zamanı kalmaz. Yani ayda bir kez kadın olurum, onda da kadın değil amcık olurum tabir yerindeyse, siker bırakır. (içkinin etkisi ile ağzı giderek bozuluyordu) Ee, siz de haftalarca günlerce yanda yukarıda o kadar sikişince... O akşam seni içeri çekmek istedim biliyor musun?" dedi.
"O zaman şimdi çek!" dedim. Ayağa kalk��p koltuğunun yanına gittim, fernuarı açıp yarağımı uzattım. Hemen ağzına aldı. Biraz yaladıktan sonra, "O iki orospuyu bağırttığın kadar ses çıkarabilir misin benden?" dedi. Meydan okuyordu orospu. O yarağımı yalarken eğilip eteğinin altından 2 parmak hareketimi yaptım. Öküz karı yarağımı ısırdı zevkten. Öyle böğürüyordu ki, Güzin sanırım gizli kapıyı 2 kez yokladı, içeride ne oluyor diye...
Filiz, "Oha orospu çocuğu!" dedi nefes nefese, ne de olsa kamyoncu dili kullanıyordu karı. "Şu desti gibi göğüslerini sikeyim azıcık!" dedim. Hemen soyunduk. Yarağımı göğüslerinin arasına alıp kafasına dil atmaya başladı. "Götün açık mı?" dedim. "Hayırrr!" dedi. İçimden (O zaman götünü sonra açarım!) dedim. Karının amına kafamı soksam girerdi. "Neler girdi lan buna, folloş?" dedim. "Ne bulursam soktum amk çocuğu!" dedi. İçimden geldi kadını tokatlamaya başladım. Ben tokatladıkça, "Vur amk çocuğu!" diye inliyor, amcığını bana itiyordu...
Göğüs uçlarını parmaklarımla sıkıştırıp çektikçe kadın deliriyordu. Uzanıp çekmeceden en büyük Zenci yarağını çıkardım. Daha kimse alamamıştı. Soktukça daha yok mu diyecek gibiydi kadın. Kilosu çok olan kadının amı da mı büyük oluyordu nedir, hepsini aldı kadın. Kamyoncu kocasının bunu neden sikmediği belliydi. Zenci yarağını ellerine bırakıp, yarağımı ağzına verdim. Kadın o kocaman Zenci yarağını köküne kadar aldı amına. Ağzım açık seyrederken, beni ağzıyla boşaltıp, pomlalamaya devam etti Zenci yarağını. Koltkta kadını izliyordum. Kadın orgazm ola ola devam ediyordu...
Yarım saat sonra durdurdum. "Kalk giyin, bu alet sana hediyem!" dedim. Küsüp gitti.
[Orhan]
53 notes
·
View notes
Text
Çarşaflı Yaşlı Kadin
Ben 25 yaşındayım, Bi mahalle Marketinde Çalışıyorum, sürekli müşterimiz olan 55 yaşlarında yalnız yaşayan çarşaflı bir musterimiz var , Marketten 300-500 metre ötede oturuyor, Nerden mi biliyorum, çünkü evine sipariş verdigi oluyor ben getiriyorum, markete geldigide oluyor tabiki , Merhaba merhaba derken küçük normal sohbetlerle tanisikligimiz olmaya başladı, sen niye evlenmedin sana güzel bir kız bulup evlendiricam flan diyordu ;) Bir gün yine bir sipariş getirdim evine televizyonun anten kablosu çıkmış, kablo cikti yapamadim bi bakiverirmisin dedi , hemen tamirci fantezisi sanmayin , değil ;)) neyse girdim yaptim, sana birsey sorucam dedi buyur dedim sen gencsin bu isleri daha iyi bilirsin dedi , internetten birseyler almak istiyorum ama yapamiyorum , nasil yapicam anlatabilirmisin , nerden ne almak istiyordunuz dedim bakim alalim, neyse sonra bakarız şimdi oyalamayayim seni işine git sen dedi , birde ek olarak 100 lira verdi , buda tamir ucreti dedi , yok gerek yok dedim , olsun al dedi sagolasin isimi gordun dedi, neyse ben cikip markete işe dondum, başka bir gun sipariş getirdigimde soguk limonata yaptım iç öyle git dedi, hava sicak , aslinda hersey normal , bi ihtiyacim olsa seni arasam yardimci olurmusun dedi tabi neden olmasin elimden gelirse yaparim dedim, numarami telefonuna kaydetmemi istedi kaydettim, bir kaç gün sonra bir mesaj geldi işten kacta cikiyorsun benim bi yere gitmem lazim gotururmusu. Beni parani veririm dedi , numara olmadigi icin ilk tniyamadim ama tahmin ettim siz misiniz diye yazdim evet dedi tabi gotururum dedim, başka evi varmis oraya gidip 1 hafta orda kalacakmis, sakin bir yer boyle yazlik gibi , yol 2 saat falan surdu, hani sana internet ten birsey almak istiyorum falan dedim ya diye konuya girdi , şey cekiniyorum biraz falan diyip geveledi agzinda , bak gulmican ama birde kimseye soylemican söz mu dedi , tabi ki dedim , biliyorsun yalniz yasiyorum ben , bir kaç özel bir şey almak istiyorum, e yaşım da ileri anlamiyorum kimseyede soyleyemiyorum falan diye devam etti ama konuya tam giremedi... Tamam ne istiyorsan bakar hallederiz aramizda dedim, eve gidince bakalim dedi tmam dedim, eve gittik , otururken dedim neydi halledelim ya şey istiyorum, oyuncak şey, off neyse falan dedi , dedim ihtiyacinizi gormek için dildo vs falan mi plastik erkek şeyi falan dedim evet o tarz seyler dedi ya çok utaniyorum falan oldu , tamam hallederiz, ama benim aklim baska seylere gitmeye basladi tabi , peki bende size birşey desem , dedim , tamam siz yalnizsiniz ama bende yalnizim 🙈 oyuncak yerine isterseniz dedim... Sustum... Sen gencecik yakisikli cocuksun bana bakmazsin ki , sana genç birini bulmak evlendirmek lazim dedi, sizde kendinizi hafife almayin sizde hala genç duruyorsunuz dedim, ya ama falan olmaz gibi sohbetler olurken ufaktan yanasmaya basladik bir birimize , bem beyaz teni , ve oazgin ateşli halleri çok güzel di , o utngac hali gitmiş, azgin bir orospuya dönmüştü, o gece donmedim geri ertesi gunde izin gunum du genç yasimda ben tukendim o tukenmedi ;)) sonra 1 sene boyunca neredeyse her hafta 1 kere iliski yasadik, sonra bir talibi cikti evlendi, evlendikten sonra olmaz artik dedi ama 3-4 sene icinde 5-6 defa daha gorustuk , sana hayir diyemiyorum diyordu 🙈
9 notes
·
View notes
Text
SAĞLIKLI VE MUTLU AİLELER İSTİYORUM
EVLİLİKTE LİYAKAT VE MUTLULUK İÇİNDE TUS SINAVI MI YAPALIM YOKSA 5 YILDA BİR DEVAM MI SORUSU SORALIM.
Evlenecek kız ve erkekler, doktorların TUS sınavına benzer şekilde aşağıdaki konulardan sınava alıp 70 alamayanlara evlilik izni verilmemesi gerekiyor.
1-Anatomi
2-İlk yardım
3-Genel sağlık bilgileri
4-Ev ekonomisi
5-Mutfak kültürü
6-Temizlik tekniği
7-Çamaşır yıkama ve ütü tekniği
8-Hamilelik dönemi sağlık,
9-Çocuk bakımı ve beslenmesi
10-Çocuk psikolojisi
11-Ergenlik ve gençlik psikolojisi
12-Hısım ve akrabalarla sağlıklı ilişkiler
13-Evlilik psikolojisi
14-Öpüşme, ön sevişme ve kamasutra-tao teknikleri
15-Geleneksel Türk düğün adet ve uygulamaları
16-Evlilikte eşlerin hak ve hukukları
17-Ailede mutlu olma yolları psikolojisi
Evlenecek kişiler erkek ve kızlar bu 17 konudan çok başarılı bir sınav verir yeteri puan alırsa evlilik hayatları ölene kadar mutlu ve sağlıklı bir şekilde devam eder.
14 madde çok önemli birincisi Türk nüfusunun artması istiyoruz çünkü beka ve güvenlik meselesi. Türk nüfusu geriye gidiyor. Sevişmesini bilmeyen çiftler hayatın her alanında ve safhasında başarılı ve mutlu olamıyorlar. Kısaca ön sevişmesini bilmeyenler ve birlikte orgazm olamayan cifler evlenmesin.
7 notes
·
View notes